Dünyadaki fosil yakıtların verdiği zararı, binaların karbon salınımını, ekolojik malzemeleri ve pasif evlere olan ihtiyacı bir araya getiren Akya Yapı, geliştirdiği Orca Pasif ve Ekolojik Yapı Sistemi ile bina üretimini yeni bir mecraya taşıyor.
Yapılacak evlerin 2019’dan itibaren ‘pasif ev’ standardında olması şartını getiren Avrupa Birliği, 2009 Ekim ayında aldığı kararla binaların ürettiği karbon salınımını kontrol altına almayı hedefliyor. Fosil yakıtların yakın gelecekte dünyayı olumsuz etkileyeceği fikriyle hareket eden Türk girişimci Gonca Gül’ün Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Akya Yapı’nın geliştirdiği Orca Pasif ve Ekolojik Yapı Sistemi ise, karbon salınımı, depreme dayanıklılık, her türlü izolasyonun sağlanması ve binaların enerji üretimi gibi birçok ihtiyaca cevap veriyor.
Fosil yakıtların dünyanın geleceğini olumsuz etkileyeceği fikrinden hareket eden Türk Girişimci Gonca Gül’ün başında olduğu ekip, 2005 yılında Orca Pasif ve Ekolojik Yapı Sistemi üzerinde çalışmalara başladı. Çelik konsrüksiyon ve su buharı ile genleştirilen polistiren malzemenin kullanımı ile kurgulanan sistem için 2006 yılından itibaren İsviçre merkez olmak üzere dünyanın her yerinden patentler almaya başladı. Şu anda 172 ülkeden patent alındığını ve bu sistemin çevre koruması adına önem arz ettiğini dile getiren Gül, alt yapının kurulması, örnek konutların hazırlanması, akademik onayların alınması ve tesisin kurulması gibi hazırlık sürecinden sonra ciddi anlamda üretime geçeceklerinin ipuçlarını verdi.
Akla gelen her şeyi karşılıyor
Geliştirilen sistemin betondan 2 kat uzun ömürlü olduğunu, A2 yanmazlık özelliği taşıdığını, 9.0 Richter şiddetindeki depremde hasara yol açmadığını dile getiren Gül, yatayda ve dikeyde taşıcı olduğu için 5 metreye kadar tavan yüksekliğine sahip binalar kurulabildiğini kaydetti. Bu konuda devletin destek sağladığını belirten Gül, İzmir’de 5 bin konut, Irak’ta 1500 konut ve Sibirya’da fabrika kurulması için görüşmelerin devam ettiğini ifade etti.
Yeni bir konsept
Yapı sisteminin yüzde 90 oranında geri dönüştürülebilir malzemeden oluştuğunu söyleyen Gül, Türkiye’de binaların izolasyonlu olmamasından dolayı yılda 8 milyar dolar civarında bir enerji kaybı yaşandığını belirtti. Bu konuda Türkiye’de bir çalışma yokken harekete geçtiklerini söyleyen Gül, “Yeni bir inşaat konsepti ortaya çıkardık. Villalarımızı, güneş enerjisinden elde ettiğimiz elektrik enerjisi ile ısıtıp soğutuyoruz. Kısaca duvar bazında, ısı köprüleri kesilmiş, iç tesisatı döşenmiş (temiz-pis su, elektrik, gömme rezervuar) ve dış duvar desenleri verilmiş duvarlar üretiyoruz” diyerek sistemin temelini özetledi.
Proje kadar yükselebiliyor
Gül, sözlerine şöyle devam etti; “Bu yapı elemanları ile kendi kendini taşıyabilen 3.5 katlı villalar yapılabildiği gibi tünel kalıp veya standart kiriş-kolon sistemiyle kurulan yüksek katlı binaların dış ve iç duvar giydirmelerini de gerçekleştiriyoruz. Bir tonluk beton prekast yerine monte ettiğimiz duvarlar sadece 100 kilogramlık ağırlığa sahip. Prekast yapılar ile kıyaslandığında yaklaşık 10 ile 26 kat hafif bir yapı sistemi söz konusu. Ayrıca duvarlarımız nefes alıyor ve AB’nin hassasiyetle üzerinden durduğu karbon salınımını sıfıra seviyesine dahi indirebiliyor.
Duvarların aynı zamanda çok yüksek oranda, ses, ısı ve yalıtım (U=0,13 W/m²K)özellikleri taşıdığını belirten Gül, “Sistem, tamamen izolasyon esasına dayalı. Konutların enerji ihtiyaçları tamamen, güneş, rüzgar, jeotermal ve bioenerjiden çok düşük maliyetlerle uzun yıllar sağlanabiliyor. Ayrıca gelişmiş bütün ülkeler sağlıklı yaşamları için minimum beton istiyor. Çünkü betonun ürettiği radon gazı uzun dönemde insan sağlıkğını olumsuz etkiliyor” diye konuştu.
Sistemin esası su buharı ve çelik
EPS (genleşebilir polistren) hammaddesi ile çeliğin birlikte sadece su buharı ile yüksek basınç altında genleştirilmesi sonucu oluşan bir yapı sistemidir. Isıtma ve soğutma dahil bütün enerjiler çok düşük bir maliyet ile temiz enerjiden sağlanır.
