1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

İş Güvenliğine İlişkin Çalışmaların Tarihsel Gelişimi

Ahmet KAYA
Maden Mühendisi
İş Güvenliği Uzmanı (A)

Çalışma hayatında üretimden kaynaklanan tehlikelerden ve sağlığa zararlı koşullardan korunmak için yapılan sistemli çalışmaların tümüdür. 3 temel amacı bulunur:
-Çalışanları korumak
-Üretim güvenliğini sağlamak
-İşletme güvenliğini sağlamak

Bu tanımdan sonra, İş sağlığı ve güvenliğine verilen önemin nedenini anlatabilmek için, iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucunda meydana gelen kayıplar ve bunların yarattığı sonuçların üzerinde durulması yerinde olacaktır.

İLO’nun 2003 yılındaki yaptığı çalışmaya göre, en iyimser tahminle yılda;

-270.000.000 işçi iş kazası geçirmekte,
-Kötü çalışma şartları nedeni ile 160.000.000 işçi meslek hastalıklarına yakalanmakta,
-İş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle, ortalama 2.000.000 işçi yaşamını yitirmektedir.

Hastalıklara duyulan ilginin geçmişi daha eskidir. Bunun temel nedeni hastalığın daha evrensel olması, diğer nedeni ise, iş kazalarını “yapılan işin gereği” olarak kabul edip hafife alma anlayışıdır. Günümüzdeki eğilimlerin daha iyi anlaşılması için, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tarihsel gelişmelerin bilinmesinde yarar vardır.

Meslek hastalıklarına olan ilgi, antik Yunan’dan başlar. Hipokrat (MÖ 460-370) madenlerdeki kurşun zehirlenmesi üzerinde durmuş ve Romalı Pliny (MS 23-77) kurşun ve kükürdün zehirli etkilerini ele alarak, ilk kişisel korunma aracı olan deri maskeleri yapmıştır. MS 2. yüzyılda, Yunanlı doktor Galen kurşun zehirlenmelerinin patolojisini ve bakır ocaklarındaki asit buharlarının zararlarını incelemiştir. Orta çağ (MS 500-1500) bilime sırtının çevrildiği dönem olduğundan, anılacak nitelikte çalışmalar yoktur.

Rönesans’ın (MS 1500-1800) açtığı çığır, meslek hastalıkları ile ilgili çalışmaları da etkilemiştir.

Konuya ilişkin yasal düzenlemelerin dönüm noktası, Percival Pott’un baca temizleyicilerinin kanser hastalığına yakalanmaları üzerine yapmış olduğu çalışmalar sonucu İngiliz Parlamentosu’nun 1788’de kabul ettiği Baca Temizleyicileri Yasası ve 1833 yılında kabul edilen İngiliz Fabrikaları Yasası’dır, denilebilir. Söz konusu iki yasanın temel özellikleri, önlemden çok, tazminatı gündeme getirmeleridir.

İş sağlığı ve güvenliğinin ciddi biçimde ele alınması ve yasal düzenlemelere gidilmesi, 19. yüzyıldan sonradır. İngiltere’deki sanayi devrimi; fabrikalaşmaya, şehirleşmeye, gazetelerin gelişmesine ve sosyal konulara ağırlık veren grupların oluşmasına yol açmıştır. Böylece sorunların ele alınmasını sağlayacak politik baskı grupları ortaya çıkmıştır. Gelişmelerin nedenlerine bakıldığında, şu ortak noktalar görülmektedir:
 Endüstriyel gelişmeler (kömür madenleri, buhar, tekstil, seri üretim) iş kazalarını, yangınları, patlamaları ve yeni tür zehirlenmeleri ön plana çıkartmıştır
Amerikan ve Fransız ihtilali ve sendikal etkinlikler, basının da yardımı ile, sosyal konuların İngiltere’de daha etkili bir şekilde ele alınmasını sağlamıştır. Nitekim 1802’ de çıkartılan Çıraklık Sağlık ve Ahlak Yasası ile çırakların horlanmasına ve emeklerinin kötüye kullanılmasına engel olunmaya çalışılmıştır. 1824’ e kadar yasak olan sendikal etkinlikler yasallaşmış ve kölelik kaldırılmıştır. (1833)

Yukarıda özetlenmiş olan noktaların ve İngiliz fabrikaları Yasası’nın (1833-1878) gelişmelerdeki rolü çok etkili olmuştur. Çünkü bu yasa ile:

Bu gün dahi var olan “ Fabrika denetçiliği” kurumu ortaya çıkmıştır.
Çocuk işçilere sağlık raporu zorunluluğu getirilmiş ve rapor zorunluluğu, daha sonraki eklemelerle, tüm çalışanları kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

Endüstri devrimi ve Rusya’daki Bolşevik ihtilali, gelişmiş ülkelerin çalışanların sorunlarına eğilmelerine neden olmuştur.

İLO “Anayasasının” hazırlanmasının temel nedeni insancıl olmakla birlikte, özellikle Bolşevik ihtilali’nin yarattığı sosyal çalkantılardan kaçınma endişesi de etkili olmuştur. Bir diğer nedeni ise ekonomiktir.

Sömürgeciliğin kalkması, sosyal devlet anlayışının ön plana çıkması, kazanılan işçi hakları, iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin çalışmalar özellikle 1960’lı yıllardan sonra hızla artmıştır.

Toplumsal ilişkiler geliştikçe, sağlık ve güvenlik sorunlarına bakış açıları da değişmektedir. Temel çaba çevreye ve insanlara zarar gelmesini önlemektir.

1970’li yıllarda iş yeri sağlığı ve güvenliğini temel alan yasal düzenlemelerle hızlanan gelişmeler; ürün güvenliğinin ve zararlı maddelerin kullanımının yanı sıra, binaların ve endüstriyel süreçlerin tasarım ve kullanım güvenliği gibi konuların da bu kavram içinde ele alınmasına neden olmuştur. Bunun sonucu olarak, İş sağlığı ve Güvenliğinin en ileri düzeyde sağlanması, tüm ileri ülkelerde, en öncelikli konular arasına girmiştir.

İLO çalışmalarına göre, ileri ülkelerde çalışanların hemen tümü ilgili mevzuatın koruyucu şemsiyesi altındadır. Az gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde on düzeyine kadar inmekte ve üstelik mevzuat, en riskli alanları kapsamamaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi, bir ülkenin uygar ülkeler arasındaki yeri, bu konularda gösterdiği duyarlılık ve özen ile orantılıdır.

Günümüzde, BM, İLO, WHO, OECD, AB gibi kuruluşların ön ayak olduğu çalışmalar ve etkinlikler, İş Sağlığı ve Güvenliği konusuna, çevreye saygı ve huzurlu çalışma ortamı boyutlarını da eklemiştir. Yeni yaklaşım, aşağıdaki 3 etmenin ışığında ele alınmaktadır.

İnsanlar: Çalışanların nasıl yönetildikleri, katılımcılık, çalışanların desteği, meslek hastalıkları, devamsızlık ve sağlıklı yaşam düzeni (tütün, alkol ve uyuşturucu gibi maddelere bağımlı olmamak) gibi noktalar bu etmenin içinde düşünülmektedir.

İşyeri: İş yapılan yerin fiziksel durumu, sağlanmış olanaklar ve kolaylıklar, giriş-çıkış (engelliler göz önünde bulundurularak), çalışma koşulları, İş sağlığı ve Güvenliği açısından süreçlerin işleyiş biçimi,

Toplum: Kişilere ve doğaya saygı ve sorumluluk duygusu,

Toplumun tüm bireylerinin yararlandığı sanayileşmenin ve teknolojik gelişmelerin bedelini işçilere ödetmeme konusu, uygar toplumların başlıca kaygılarından birini oluşturmaktadır.

Halen, iş kazaları ve meslek hastalıklarının yüksek oranda ortaya çıkması, bu konudaki bilimsel ve teknik yetersizlikten mi kaynaklanmaktadır? Yoksa, işyerlerinde yürürlükteki hukuk kurallarına uygun bir davranış içine girilmemesi mi bu sonucu doğurmaktadır? Bilimsel ve teknik nedenlerin iş kazaları ve meslek hastalıklarının oluşumunda etkisi olduğuna inanmakla birlikte, esas etkenin iş sağlığı ve güvenliği konusunda işyerlerinde yeterli özenin gösterilmemesi olduğunu düşünüyorum.

O halde, iş güvenliği ve sağlığı konusunda yaşanmakta olan sorunlara çözüm bulabilmek için konuya hukuki açıdan yaklaşmak kadar bu konuda, ilgili tüm kesimlerin bilinçlendirilmeleri ve eğitilmesi de gerekmektedir.

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

5 Soruda ‘Kira Beyannamesinde Pişmanlık’ Uygulaması

Kira, ücret ve menkul sermaye iradı gibi gelirleri elde eden ancak beyanname vermeyen mükellefler için …