1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Atatürk’ün İstanbul’da Konakladığı Mekanlar!

Mecmua dergisi, ölümünün 73’üncü yılında Atatürk’ün İstanbul’da konakladığı evleri dolaştı. İşte Milli Mücadele’nin tohumlarını attığı evden halkla iç içe denize girdiği Florya Köşkü’ne kadar ulu önderi ağırlayan mekanlar…

Hepimizin özlemidir ‘yuva’… Yaşayacağımız, güvende hissedeceğimiz, hayallerimizi gerçekleştireceğimiz, sevdiklerimizle yıllarımızı geçireceğimiz bir mekan… Kimi doğduğu evi yuvası bilir, kimi çok istese de yuva sıcaklığını bir türlü bulamaz. Kimi içinse vatanın her karış toprağı yuvadır… 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılan Mustafa Kemal Atatürk için ‘yuva’, vatan demekti. Ömrünü cephelerde, savaş meydanlarında geçiren, karargahları yuvası bilen Atatürk gözlerini yumduğunda Dolmabahçe Sarayı’ndaydı. Peki nerelerde yaşadı, nerelerde güldü, nerelerde eğlendi, nerelerde hüzünlendi? Ölümünün 73’üncü yıldönümünde Atatürk’ün İstanbul’daki ayak izlerinin peşine düştük ve ‘yuva’larının kapısını çaldık.

Dolmabahçe
İlk durak Harbiye

Mustafa Kemal, 1899 yılında Selanik’ten İstanbul’a geldiğinde 18 yaşındaydı ve şehirdeki ilk yuvası, bugün Harbiye Askeri Müzesi olan Harbiye Mektebi’nin yatakhanesiydi.

1912 Balkan Savaşı sırasında doğduğu şehir Selanik işgal edilince, annesi Zübeyde Hanım ve kardeşi Makbule de İstanbul’a geldi. Ana-kız 1918’e kadar oturacakları Beşiktaş Akaretler’deki 76 numaralı binaya yerleşti. Mustafa Kemal de İstanbul’a geldiğinde bu evde konakladı.

İstanbul’un ilk beş yıldızlı oteli Pera Palas ise 1917’den sonra pek çok kez Mustafa Kemal Atatürk’ü ağırladı. Cephe dönüşlerinde evi gibi kullandığı, ülke için önemli kararlar aldığı ve üst düzey misafirlerini ağırladığı 101 numaralı odası, doğumunun 100’üncü yılı 1981’de Ata’nın eşyalarının da sergilendiği küçük bir müze haline getirildi. 101 numaralı oda Atatürk’ün en sevdiği renk olan, diğer evlerinde ve adına açılmış müze-evlerde de kullanılan gündoğumu rengi, şafak pembesiyle yenilendi. Bu oda ayrıca müzayedelerden alınan yerli ve yabancı Atatürk kitapları, dönemin dergileri, imzalı fotoğraf ve kartpostallar, madalyalarla zenginleştirildi.

Atatürk Müzesi
Milli Mücadele’nin tohumları Şişli’deki bu evde atıldı

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal İstanbul’a geldiğinde, bir süre Pera Palas’ta kaldı. Dostu Salih Fansa evine davet edince kısa süre Beyoğlu’ndaki evde konuk oldu. Bu arada Akaretler’de oturan annesi Zübeyde Hanım ve kardeşi Makbule’yi de her fırsatta ziyaret etti. Mustafa Kemal İstanbul’da olduğu süre içinde tek başına kalabileceği bir ev arayışı içindeydi. Sonunda Şişli’de, bugünkü adı Halaskargazi olan caddede üç katlı bir ev kiraladı. 1908’de inşa edilen evin sahibi Osep Kasapyan’dı. Yeni evine yerleşen Mustafa Kemal’in ilk işi annesini ve kardeşini yanına almak ve en üst katı onlara ayırmak oldu. Orta katta kendi otururken en altta yaveri kalıyordu. İstanbul’un işgal altında olduğu o günlerde Şişli’deki ev hareketli günler yaşadı. Çok sayıda kişinin girip çıktığı evde sık sık arkadaşlarıyla buluşan Mustafa Kemal, ülkedeki kötü duruma nasıl çözüm bulunabileceğini tartışıyordu. Şişli’deki evde Milli Mücadele’yi başlatmak amacıyla Samsun’a hareket ettiği gün 16 Mayıs 1919’a kadar oturdu.

Şişli’deki ev 1924’te eski valilerden Erzurum milletvekili Tahsin Uzer tarafından satın alındı. Bu tarihte Atatürk’ün 1919’da bu binada oturduğunu gösteren tabela kondu. 1927’de İstanbul Belediyesi binayı Tahsin Uzer’den aldı ve Atatürk’le ilgili eşya, belge ve hatıraları burada toplamaya başladı. Bina 1942’de Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar döneminde müzeye dönüştürüldü ve Atatürk İnkılabı Müzesi olarak 15 Haziran 1942’de ziyarete açıldı.

Dolmabahçe
Nutuk’u sarayda yazdıHizmete açıldığı 1856’dan, halifeliğin kaldırıldığı 1924’e kadar altı padişaha ve son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’ye ev sahipliği yapan Dolmabahçe Sarayı 1927-1938 arasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yuvası oldu. Dolmabahçe Sarayı’nda üç ay kapanarak Nutuk’u kaleme aldı. Atatürk’ün burada kalmaktan fazla hazzetmediği biliniyor ancak İstanbul’da olduğu dönemlerde yabancı devlet adamlarını ağırlayabileceği tek uygun mekan burasıdır. İngiltere Kralı VIII. Edward gibi devlet başkanlarını ağırladığı saray, bazen de balolara sahne oldu. Dil ve Tarih Kongresi ile Tarih Sergisi gibi demokratik kültür organizasyonları yine bu sarayda yapıldı. Özellikle hastalığının son dönemlerinde burada kaldı ve sarayda, kendisini yormasını engelleyecek değişiklikler yapıldı. 1938’deki ölümüne kadar yattığı yatağı ve çok sevdiği söylenen, dört mevsimin bir arada göründüğü tablo da burada bulunuyor. Söylenen o ki; Eylül 1938’de hastalığının şiddetli olduğu dönemlerde, gözü duvardaki tabloya takılır ve dalıp gider. Başucundaki manevi kızı Afet İnan’a, “Oralara gidelim, Selanik’e ve her şeyi bırakalım” der. Atatürk 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini kapadığında Dolmabahçe’deki dört mevsim tablosunun asılı olduğu yatak odasındaydı.

Ertuğrul yatı
Halkın içinde Mimar Seyfi Arkan tarafından 1935’te inşa edilen Florya Köşkü yazlık konut olarak tasarlanmıştı. Sade bir mimari ve dekorasyona sahip bu köşkte Atatürk 1936 yazını geçirdi. Halkla denize giriyor, bazen sandalla dolaşıyordu. Ayrıca bu dönemde köşkü siyasal ve bilimsel toplantılar için de kullanmaktaydı. Aralarında İngiliz Kralı VIII. Edward ve Madam Simpson’un da bulunduğu konuklar burada ağırlandı. Atatürk’ün son olarak 28 Mayıs 1938 günü kullanılan köşk, ölümünden sonra İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Kenan Evren dönemlerinde cumhurbaşkanlığının yazlık konutu olarak hizmet verdi.

Milliyet/Gül Özgüven

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Rüzgar Enerjisinde Yeni Teknoloji Dönemi!

Yenilenebilir enerjilere geçişin önündeki en önemli problemlerden biri de yeşil enerjinin depolanması. Rüzgârdan elde edilen …