1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Dünyanın En Pahalı Kenti Hangisi?

Dünyanın en pahalı kenti hangisidir? Bu sorunun cevabı her zaman için merak konusudur. Bunun ölçüsü nedir? Hangi ürünlerin fiyatlarına bakılarak rakamlar belirlenir? Hangi kentler birbiriyle kıyaslanır?

PAHALI kentler çalışmasını kendine iş edinmiş pek çok kuruluş var. Şüphesiz hepsinin de yöntemleri farklı. Mercer İnsan Kaynakları Danışmanlık Şirketi, Economist Intelligence Unit, ECA International, Bloomberg Business Week gibi kuruluşların fikir birliğine vardığı kentleri inceledik.

Her kuruluş, bir yıllık fiyat artışlarını izliyor. Fakat hangi kalenderdeki fiyat artışlarını esas alıyor, orası belli değil. Genelde tüketim maddeleri, beyaz eşya ve mobilya fiyatları göz önüne alınırken bazı kuruluşlar, söz konusu kentlerde yaşayan yabancıların hangi ürünleri pahalı bulduğuna da dikkat ediyor. Bazı araştırmalarda, konut fiyatlarının yanı sıra otel fiyatları, turistik harcamalardaki artışlar bile hesaba katılıyor.

Pahalı kentlerde bir tur atacağız. Paris, Kopenhag, Londra, pahalılığını bildiğimiz merkezler. Biz gizli “pahalılık şampiyonlarına” göz gezdireceğiz. Rakamları da ABD Doları üzerinden vereceğiz.

Tokyo
Japonya’nın başkenti, her zaman için pahalı kentler sıralamasında üst sıralardaki yerini koruyor. Kutu kadar bir odanın satış fiyatı 50 bin dolar. Kirası bile ortalama 2 bin dolar. Yüksek gelirli bir işiniz yoksa yandınız. Ya da Tokyo’da çalışan Japonların yüzde 65’inin yaptığı gibi yapacak ve uzak banliyölerde oturacaksınız. Hızlı trenlerle bile iki saatte işinize gitmek, gününüzün dört saatini yollarda geçirmek, Tokyo’da yaşam savaşı vermekten daha iyi. Barda bir bardak bira 11 dolar. Bir sinema biletinin 24 dolar olduğu, taksi sayaçlarının 8 dolardan açıldığı, meyve ve sebzelerin taneyle satıldığı, bir kilo pirincin 10 dolara eve götürüldüğü kent, aynı zamanda ortalama ömrün 80 yılı aştığı tek yer.

Oslo
Dünyanın en sorunsuz, en sakin, en güvenli kentlerinden. Ama günlük yaşam zor. Bunun sebeplerinden biri de Norveç Kronu’nun, değeri yüksek bir para birimi olması. Hele son bir yılda ABD Doları karşısında yüzde 16 daha değer kazanınca Tokyo’ya ciddi bir rakip oldular. Bir fast food restorandan 45 dolara çıkabiliyor, bir düzine yumurtayı 8.5 dolara alıyorsunuz. Oslo, dünyanın en geniş kapsamlı metrosuna ve çevre dostu tramvay şebekesine sahip olmakla övünüyor. Fakat bunun da bedeli var. Sadece gidiş bilet fiyatı 5.60 dolardan başlıyor. Pek çok kuruluşun, pahalılık ölçüsünde esas aldığı New York’ta bile metro biletinin H.5 dolar olduğu düşünüldüğünde rakam epey yüksek.

Nagoya
Tokyo’nun 240 km batısında yer alan Nagoya’nın, başkentten aşağı kalır yanı yok. Kent ve çevresi, ülkenin endüstrisi en dinamik bölgesi. Otomotiv, havacılık ve ağır sanayinin dev şirketlerini barındıran kentte, neredeyse orta gelirliye hayat yok. Deprem ve tsunaminin yıkıcı etkisinden büyük bir şans eseri kurtulan Nagoya, sanayi liderliğini hiç bir kente kaptırmayacak gibi görünüyor.

Yokohama
Japon kentleri pahalılıkta birbirleriyle de yarışıyor. Ülkenin ikinci büyük kenti, adeta tüm Japonya’nın ticaret merkezi. Elektronik, gemicilik, biyo-teknoloji, otomotiv gibi alanlar başta olmak üzere dokuz önemli sanayi kolunda söz sahibi bir kent. Enformasyon teknolojisinde faaliyet gösteren 300 kadar şirket de burada büro bulunduruyor.

Stavanger
Norveç’te küçük bir balıkçı kasabasıydı. 1960’larda Kuzey Denizi’nde petrol bulunması, kasabanın kaderini değiştirdi. Dünyanın en zengin, buna paralel olarak da dünyanın en hızlı gelişen ve en pahalı kentlerinden biri haline geldi. Norveç’in petrol başkenti olan Stavanger’da dünyaca tanınmış 50’den fazla enerji şirketinin bürosu bulunuyor. Küresel ekonomik krizlerden etkilenmeyen, Norveç hükümetlerinin, ekonomik gelişme programlarını yüzde yüz uygulayabilen kentte, yiyecek fiyatları ve ulaşım çok pahalı. Besin maddeleri fiyatları, Avrupa ortalamasının en az yüzde 50 üzerinde. En çok da et, şeker ve tahıl ürünleri pahalı. Fakat aynı zamanda dünyanın en cömert sosyal yardım sistemlerinden birine sahip. Son derece kaliteli eğitimin verildiği okullar bedava.

Luanda
Saçlarınızı kestirmek istiyorsanız doğru yerde değilsiniz. Angola’nın başkentinde bir tıraş size 150 dolara patlıyor. Bir jimnastik salonuna bir yıl üye olmak istiyorsanız, en az 2 bin 500 doları gözden çıkaracaksınız. Ülkenin zengin enerji kaynaklarından pay kapmaya gelen şirketler, başkent Luanda’yı en pahalı kentlerden biri haline getirdi. Kahve, elmas, şeker, demir ve tuz gibi zengin doğal kaynakları nedeniyle yüzlerce şirket, Luanda’ya akın etmiş durumda. Fakat ülke 30 yıl süren bir iç savaştan yeni çıktı. Altyapısı felaket. Ulaşım ve n.akliye imkanları da kısıtlı olunca zorunlu tüketim maddelerinden ev eşyasına kadar hiç bir ürün Luanda’ya ucuza gelmiyor.

N’Djamena
Çad’ın başkenti ve en büyük şehri. Ne yazık ki buradaki pahalılık, bölgesel çatışmalardan ve yetersiz ulaşımdan kaynaklanıyor. Kent nüfusu 800 bin ile 1.2 milyon arasında gidip geliyor. Sebebi, insanların can güvenliği için bazen kente sığınması, siyasi yapıdaki değişiklik nedeniyle bazen de kentten kaçması. Demiryolunun olmadığı kent, bozuk karayollarıyla mal akışı sağlamaya çalışıyor ama o da yetersiz kaldığından, zorunlu tüketim maddelerinin fiyatları roket hızıyla artıyor.

Cenevre
İsviçre’de Leman Golü kıyısında yer alan bu güzel kent, dünyanın diplomasi merkezi olarak tanınıyor. Birleşmiş Milletler’den Dünya Ticaret Örgütü’ne, Kızıl Haç’tan Dünya Ekonomik Forumu’na kadar pek çok uluslararası kuruluşun bulunduğu Cenevre, kapladığı alanın dörtte birinin yeşil alan olmasıyla kendisine haklı bir isim yapmış. Bir başka özelliği de dünya çapında tanınmış bir mutfağının olması. Ayrıca Avrupa’da nüfusa göre restoran sayısının en yüksek olduğu kent. Ancak restoran sayısının fazlalığı rekabet, rekabet de ucuzluk getirmiyor. En sade restorandan bile iki kişi ortalama 120 dolara çıkıyorsunuz. Pahalılıkta başkent Bern ile rekabet halinde.

Moskova
Pek çok Rus, eski ucuz günlerin özlemi içinde. Sovyetler Birliği döneminde devlet, vatandaşlarına, ailedeki birey sayısına göre çok düşük fiyatlardan apartman daireleri kiralıyordu. Bugün bir oturma odası, bir yatak odası için istenen kira 2 bin 500 dolar. Stüdyo kirası bin 500 dolar. Satın almak istediğinizde metrekaresine 4 bin ile 40 bin dolar arası bedeller ödemek zorundasınız. Metronun ucuza kullanıldığı, yiyecek fiyatlarının düşük olduğu günler geride kaldı. Eskiden boş olan dükkan rafları, bugün tıka basa dolu. Ancak satılan ürünlerin fiyatları korkutucu derecede yüksek.

Para/Alev Rigel

Hakkında: SerMimar

Osmanlılarda mimarbaşı, SerMimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak SerMimar'ın görevleri arasındaydı.

Ayrıca...

Çevreci Binalar ve Daha Yeşil Kentler İçin ‘Ağacın İzinde’ Mimari Yapılaşma

Betonlaşan kentler için mimaride yeni yaklaşım: Ağacın izinde yeşil yapılaşma… Ünlü mimarlar yeni projelerinde yeşilin …